1. DESTAN
- Mit ve mitoloji her zaman destanların kaynağı olmuştur. Mitos, tarih öncesi dönemde her türlü tanrının ve kahramanların yaşamları ve serüvenlerini, o toplumun inançları ve duygularını konu edinen ürünlerdir, mitoloji; bu mitosların her birini ele alıp detaylı bir şekilde inceleyen bilim dalıdır.
- Toplumlarda derin ve etkili bir şekilde iz bırakmış olayların, kişilerin veya olağanüstülüklerin manzum hale getirilmesi ile oluşur ve bu yazılı anlatım öyküleyici bir anlatımdır.
- Destanlarda çoğunlukla konu edinilen kişi aklın almayacağı kadar büyük işlerin üstesinden gelir.
- Destanlarda zaman ve mekan gibi unsurlar belirtilmez.
- Destanlar sayesinde yazıldığı döneme ait bir çok bilgiye sahip oluruz.
A. İSLAMİYET ÖNCESİ DESTAN
- Bu dönemde Türkler göçebe bir hayat sürdüğünden dolayı doğal destanlarda göreceğimiz oluşum safhalarından 2. Safhanın eksik olduğunu söyleyebiliriz buna bağlı olarak da manzum eserler verilememiştir.
- Bu döneme ait destanların yazılması ise diğer milletler örneğin Arap, Çin, Moğol, Bizans gibi milletlerdir.
- Türklere ait destanlarda kullanılan bazı motifler vardır onlar şunlardır: ışık, ağaç, at, Şu, kurt, kadın, ok-yay, gümüş- altın- demir gibi madenler…
- Bu döneme ait destanlar ve hangi döneme ait oldukları konusunda:
* Altay-Yakut, Yaradılış
* Saka, Alp Er Tunga ve Şu
* Gün, Oğuz Kağan ve Atilla
* Köktürk, Ergenekon ve Bozkurt
* Uygur, Türeyiş ve Göç.
B. İSLAMİYETİN KABULÜNDEN SONRAKİ DÖNEM
- Dili sade olmasının yanı sıra artık Arapça ve Farsça kelimler Türklerin diline girdiğinden, Arapça ve Farsça sözcükler de geçer.
- Kısa cümlelerin birleşmesiyle, akıcı bir şekilde oluşturulmuştur.
Örnekler:
- Saltuk Buğra Han, Manas, Cengiz Han, Timur, Battal Gazi Danişment Gazi Destanı…
a. DOĞAL DESTAN: Genellikle toplumda derin izler bırakmış olay veya kişilerin sözlü edebiyattın bir parçası haline gelip olgunlaştıktan sonra destan geleneğini bilen bir kişi tarafından derlenip oluşturulur. Doğal destanlar oluşurken 3 ayrı safhadan geçer bunlar:
- Toplumu etkileyen olayın gerçekleştiği dönemdir.
- Ozanlar tarafından toplumda artık efsaneleşen olayların sazla beraber söylenmesi aşamasıdır.
- Destan geleneğini bilen bir kişi tarafından yazılı hale getirilmesidir.
Örnekler;
- Yunanlar-> İlyada, Odysseia
- İranlı-> Şahname.
- Finlerin-> Kalevela.
- Fransızların-> Chanson de Roland
- Sümerler-> Gılgamış
- Almanların-> Nibelungenlied
- İngilizlerin-> Beowulf
- İspanyolların-> Le Cid
- Rusların-> İgor.
- Japonların-> Şinto.
- Hintlerin-> Mahabharata.
- Türklerin-> Alp Er Tunga, Oğuz Kağan, Şu, Ergenekon, Bozkurt, Türeyiş.
b. YAPAY DESTAN: Geçmiş bir zamanda gerçekleşmiş olayı destan geleneğine sahip olan bir kişi tarafından yazıya geçirilmesidir.
Türk Edebiyatındaki Yapay Destan;
– Bu destanlar uzun soluklu olup, yine kahramanlık öğeleri ağır basar.
– Coşkulu bir şöyleyiş vardır ve bazî doğadan aktarılan benzetme unsurlarına yer verilir.
– Doğal ve Yapay destanın benzer yönleri olağanüstülüklere, kahramanlıklara, insanlık durumlarına yer vermesidir.
Örnekler:
-> Cahit Külebi, Atatürk Kurtuluş Savaşında; Nazım Hikmet, Kuvayı Milliye; Ceyhun Atıf Kansu, Sakarya Meydan Savaşı; Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale Şehitlerine…
2. EFSANELER
– İnsanlar ve diğer unsurları yani; insanı, coğrafyayı, canlıları veya maneviyatı gönül bağı ile bağlayan unsurlardır ve bu unsurların sözlü kültürün en önemli unsuru olup bugüne kadar gelmiştir.
– Efsanelerde olağanüstü özellik taşıyan varlıklar çokça görülürler.
– Efsane bazı çeşitleri vardır bunlar: Yaradılış efsaneleri, oluşum ve dönüşüm efsaneleridir, tarihi efsaneler, olağanüstü kişiler ve güçler üzerime efsaneler, dini efsaneler..
– Efsanelerdeki ‘’inanış’’ unsuru onu hikayeden ayırıp, destana yakınlaştırır.
– Eski zamanlarda efsanelerin gerçekten olduğu düşünülürken günümüzde; inanç unsuru olma niteliğini kaybetmiştir.
DİL BİLGİSİ
Sıfat: Adların önüne gelerek onları renk, durum, sayı gibi yönlerden niteleyen ve belirten sözcüklerdir. Yani adların özellerini belirtir.
- Sağlığın için yağlı yiyeceklerden uzak durmalısın.
- Islak zemine dikkat et.
1. NİTELEME SIFATI: Bir adın durumunu, rengini, özelliğini bildiren sıfatlardır ve isime ‘nasıl?’ sorusuna cevap verir.
- Yolun kenarı, kurumuş yapraklarla doluydu.
- Islak, buruşuk bir gazete kağıdını çöpe attım.
2. BELİRTME SIFATI: Adları işaret, sayı, belgisiz ve soru anlamlarıyla karşılayan sıfatlardır.
a. İşaret Sıfatı: İsimleri işaret yoluyla belirten ve ‘Hangi?’ sorusuna cevap verir.
– Bu silgi iyi silmiyor.
– Bunu kimse tahmin etmiyordu. (Burada bir isim nitelenmediğinden bu bir işaret sıfatı değil. Bu cümledeki ‘bunu’ zamirdir)
b. Sayı Sıfatları: İsimleri miktar, sıra, üleştirme gibi unsurlarla belirten sıfatlara denir ve ‘kaç, kaçıncı, kaçar, kaçta kaç?’ sorularının cevabıdır.
– Aradan tam on beş yıl geçmiş.
– Onlar dörder bölümden sorumlu.
c. Belgisiz Sıfat: İsimleri kesin olarak değil, belli belirsiz belirten sıfatlardır.
– Birkaç sorum vardı size ama başka zaman da sorabilirim.
– Birçok karar uygulamadı yine.
d. Soru Sıfatı: İsimlerin yerini, sayısını, durumunu, zamanını soru yolu ile belirten sıfatlardır.
– Tatilde kaç dergi okudun?
– Hangi elbiseyi daha çok beğendin?
Adlaşmış Sıfat: Sıfatın nitelediği yada belirttiği isim düşer ve sıfat tek başına kullanılırsa isimleşir. Çekim eki almış olan sıfatlar anlaşır.
- Yaşlı adam, torununu görünce heyecanlandı.
- Yaşlı, torununu görünce heyecanlandı.
Unvan Sıfatı: Kişilerin adlarına takılan saygı veya tanıtma sözcükleri dur bir bakıma niteleme sıfatıdırlar.
- Doktor Aslı, Profesör Gökhan..
- Ahmet Dayı, Aysun Hanım, Ahmet Mithat Efendi..
- Gazi Mustafa Kemal, Osman Gazi..