Atatürk’ün Dış Politikasının Temel İlkeleri
Dış politikanın temellerinin bir çoğu Erzurum Kongresinde atıldı. Belirlenen politikanın ilkeleri şunlardır:
- Rejim farkı gözetmeksizin her devletle iyi geçinilmeli.
- Devletlere karşı aşırı düşmanlıktan ve aşırı iyimser olup bağlılıktan kaçınılmalı.
- Geçmişten ders alarak geleceği ona göre tayin etmeli.
- Devletlerarası ilişkilerde duygusallıktan uzak gerçekçi ve akılcı olmalı.
- Aksiyoner davranmalı, fakat maceraya atılmamalı.
- Sorunların çözümünde sıra takip edilmeli.
- Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsız olmalı.
- Azınlıklara verilen ayrıcalıklar sona ermeli.
- “Yurtta sulh, cihanda sulh.”
- Türkiye’yi çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarmak.
- Türk Milleti’nin refah seviyesini yükseltmek.
- Modern Avrupa ile Türkiye’yi bütünleştirmek.
- Modern uygarlıkların değer yargılarını Türkiye’ye yerleştirmek.
- Türkiye’de milli egemenliği yerleştirmek.
- Türkiye’de demokrasinin yerleşmesini sağlamak.
- İhtiyaçlara cevap veremeyen eski rejimin kurumlarını değiştirerek yerine çağdaş kurumları kurmak.
- Atatürk İlkeleri’nin yerleşmesini sağlamak.
A) 1923–1930 DÖNEMİ DIŞ POLİTİKA
a) Irak Sınırı ve Musul Meselesi- Kurtuluş Savaşı’nda Musul alınamamış ve İngiltere burada Manda rejimini ilan etmiştir.
- Lozan Barış Antlaşması’nda da Musul Meselesi halledilememiştir.
- Musul Meselesi’nin çözümü için Türkiye ile İngiltere 19 Mayıs 1924’te bir araya gelip bir konferans düzenlenmiş, ancak burada da bir sonuç alınamamış ve sorun Milletler Cemiyeti’ne götürülmüştür.
- Milletler Cemiyeti’nde de bir sonuç alınamayınca Adalet Yüksek Divanı’na gidilmiş, fakat yine sonuç alınamamıştır.
- Bu sırada Şeyh Said İsyanı çıkmış ve Türkiye Musul Meselesi üzerine gerektiği şekilde gidememiştir.
- Sonunda Türkiye, Milletler Cemiyeti’nin şartlarını kabul ederek, İngiltere ile Ankara Antlaşması’nı imzalamıştır (5 Haziran 1926). Buna göre:
- Musul ve Kerkük Irak’a bırakılacak.
- Irak, Musul’a karşılık petrol üzerinden alınan verginin %10’unu 25 yıl süreyle Türkiye’ye verecek.
- Hakkari sınırı Türkiye’nin lehine düzenlenecek.
- Yabancı okulların 1925-2926 yönetmeliklerine uyması kabul edilmiştir.
- Yabancı okulların tarih ve coğrafya derslerine Türk öğretmenlerin girmesine karar verilmiştir.
- Ders kitaplarında Türkiye aleyhine yazıların kesinlikle konmaması şartı getirilmiştir.
- Din derslerine yalnızca bağlı bulunulan dinin öğrencilerinin girmesine izin verilmiştir.
- Bu şartlar Fransa ile Türkiye arasındaki iyi ilişkilerin kurulmasının gecikmesine neden olmuştur.
- Lozan’da, İstanbul dışındaki Rumlar il, Batı Trakya dışındaki Türkler’in karşılıklı değişimi kabul edilmiştir.
- Lozan’da “yerleşik” kelimesinin kullanılması daha sonra yanlış anlamalara neden olmuştur.
- Sorunu halletmek için Milletler Cemiyeti’ne gidilmiştir.
- Sorun çözülemeyince Yüksek Adalet Divanı’na gidilmiş fakat sorun burada da çözülememiştir.
- Yunanistan Türkler’in mallarına el koyunca Türkiye de kendi topraklarındaki Rumlar’ın mallarına el koymuştur.
- Sonunda Atina’da bir anlaşma ile sorun halledilmiş ve nüfus mübadelesi gerçekleşmiştir (1 Aralık 1926).
- Başka bir antlaşma daha yapılarak İstanbul’da yaşayan Rumlar ile Batı Trakya’da yaşayan Türkler “yerleşik” kabul edilmiştir (10 Haziran 1930).
- Yunan Başbakanı Venizelos Türkiye’yi ziyaret etmiş ve iki ülke arasında iyi ilişkiler başlamıştır (Ekim 1930).
- 1954’te Kıbrıs Sorunu’nun çıkması ile ilişkiler tekrar bozulmuştur.
- Osmanlı’nın en çok borcu olduğu ülke Fransa idi.
- Borçların ödenmesi için 1926-1933 arası Fransa ile görüşmeler yapılmış ve ödemelerin taksitle yapılması karara bağlanmıştır.
- 1929 Dünya Ekonomik Buhranı nedeni ile ödemeler 1954’e kadar sürmüş, 1983’e kadar faiz ödenmiştir.
B) 1930-1939 DÖNEMİ DIŞ POLİTİKA
a) Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne Girişi (18 Temmuz 1932)- Milletler Cemiyeti sürekli büyük devletlerin çıkarlarını koruduğundan Türkiye, cemiyete girmeyi düşünmemiştir.
- Musul Meselesi’nde de Milletler Cemiyeti İngiltere’ye taraf olmuştur.
- İspanya Türkiye’ye Milletler Cemiyeti’ne girmesini teklif etmiş Yunanistan da bu teklifi desteklemiştir (Temmuz 1932).
- Türkiye 18 Temmuz 1932’de Milletler Cemiyeti’ne üye olmuştur.
b) Balkan Antantı (9 Şubat 1934)
- Avrupa’da Demokrasi, Faşizm ve Sosyalizm çekişmeleri başlamıştır.
- İtalya ve Almanya, Balkanlar üzerinde yayılmacı politika sergilemiştir.
- Türkiye Balkan sınırlarını güvence altına almak istemiş ve girişimler sonunda Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya arasında Balkan Antantı imzalanmıştır (9 Şubat 1934). Buna göre:
- Devletler sınırlarını karşılıklı olarak garanti etmişlerdir.
- Birbirine danışmadan hiç bir ülke başka bir Balkan ülkesiyle anlaşma imzalamayacaktır.
- Gizli bir anlaşma ile de Balkanlı olmayan başka bir devletin saldırısına karşı nasıl davranılacağı belirlenmiştir.
c) Montrö Boğazlar Sözleşmesi (20 Temmuz 1936)
- Milletler Cemiyeti’nin barışı sağlamada yetersiz olması ve İtalya’nın yayılmacı politikası Türkiye’yi endişelendirmiştir.
- Türkiye’nin çağrısı ile Türkiye, İngiltere, Fransa, SSCB, Yunanistan, Yugoslavya ve Japonya arasında Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştır (20 Temmuz 1936). Buna göre:
- Boğazlar Komisyonu kaldırılarak tüm yetki Türkiye’ye verilecek.
- Türkiye boğazların iki yakasında da asker bulundurabilecek.
- Ticaret gemilerinin geçişi serbest olacak.
- Savaş gemilerine, zaman ve tonaj bakımından sınır getirilecek.
- Türkiye herhangi bir savaşa girerse boğazları kapatabilecek.
d) Sadabat Paktı (8 Temmuz 1937)
- İtalya’nın doğu ülkeleri ile ilgili politikası Türkiye’yi doğu ülkeleri ile ortak bir savunma anlaşması yapmaya itmiştir.
- Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında Sadabat Paktı imzalanmıştır (8 Temmuz 1937). Buna göre:
- İlgili devletler birbirine saldırmayacaklar.
- Birbirinin iç işlerine karışmayacaklar.
- Milletler Cemiyeti’ne bağlı kalacaklar.
- Ankara Antlaşması ile (20 Ekim 1921) Hatay Fransa’ya bırakılmış ve burada özerk bir yönetim sağlanması kararlaştırılmıştır.
- 1396’da Fransa, Suriye ve Lübnan’ın bağımsızlığını tanımış, ancak, Hatay üzerindeki yetkilerini Suriye’ye devretmiştir.
- Türkiye bu durum üzerine Milletler Cemiyeti’ne başvurmuş ve 1938’de Hatay’da seçim yapılmıştır.
- Seçim sonucu Hatay Bağımsız Cumhuriyeti kurulmuştur (2 Eylül 1938).
- On ay sonra Hatay Meclisi Türkiye’ye katılma kararı almıştır (30 Nisan 1939).